Yeni bir yılın benim için en güzel tarafı insanlara "yeni başlangıçlar"la ilgili umut veriyor olması. Yılın sonunda geriye dönüp baktığınızda belki hedeflediğiniz şeylerin hepsini gerçekleştirememiş olacağını görebilirsiniz ya da geçmiş yıllarda buna benzer şeyleri tecrübe etmiş olabilirsiniz ancak kendinizi kutlamanız gereken ilk şey "başlama cesareti" göstermiş olmanızdır.
Tanıdığım ya da yeni tanıştığım insanlarla herhangi bir yerde sohbet etme fırsatı yakaladığımda genelde bir günlerini nasıl geçirdiklerini merak ederim. Bu sohbetlerin içinde yaptıklarından daha çok aslında yapmak isteyip de yapamadıklarını anlattıklarını görürüm.
Birisi sorana kadar yüzleşmediği bazı şeyler gün yüzüne çıkar.
Bunlar genelde spor yapmak, yeni bir hobi edinmek, dil öğrenmek, kitap okumaya daha fazla zaman ayırmak, izlemek istediği dizileri bitirmek, kişisel gelişimiyle ilgili ihmal ettiği noktalar üzerinde çalışmak, seyahat etmek, hayvan sahiplenmek ya da bir sivil toplum kuruluşu için bir şeyler yapmak gibi insana hayata dokunduğunu hissettiren şeyler oluyor.
Bunları gerçekten yapanların gözlerinde inanılmaz bir ışıltı oluyor, etraflarına enerji saçıyorlar, girdikleri her ortamda gözler üzerlerine çeviriliyor, sohbet ettiklerinde acaba şimdi ne söyleyecek diye merak uyandırıyorlar. Ve bulundukları ortamdan ayrıldıklarında bile auraları o ortamı doldurmaya devam ediyor.
Bunları yapmak isteyip de bir şekilde yapamayanlar ise konuşurken oldukça durağan bir enerji içinde oluyorlar. Beden dillerindeki enerji eksikliği, omuz düşüklüğü olarak karşımıza çıkıyor. Konuşma sırasında mutlaka bir hastalık lafı geçiyor. Ya yeni iyileşmiş oluyor ya da galiba bir virüs kaptım gibi bir açıklama geliyor. Ne giyinirse giyinsinler dağınık ve olduklarından daha yaşlı görünüyorlar. Bulundukları ortamda huzurlu hissetmiyor, düşünceli gözlerle etrafa bakınıyorlar. Bu durum da kendilerini ifade ederken zorlanmalarına yol açıyor ve hem işte hem sosyal yaşamda hem de özel ilişkilerinde ciddi bir özgüven eksikliği yaratıyor.
"Başlama Cesareti" gösterememenin birçok nedeni olabilir.
Birincisi uzun süre konfor alanında kalmış olmak ve oradan çıkmamak için de "ne gerek var" söylemini düşünce sistemine yerleştirmiş olmak.
Kendi kendini yapmamaya ikna etmek, yapacağı şeyin ona faydası olmayacağına kendini inandırmak (kandırmak)
ikinci olarak başlamak için bütün şartların elverişli olmasını beklemek ki yukarıdaki maddeyle ilintili ve başlı başına da her konuda insanın ileriye dönük adım atmasını engelleyen bir direnç sistemi. (Doğru zaman diye bir şeyin olmadığını sanırım artık herkes biliyor!)
Bu iki maddenin de desteğiyle ortaya çıkan başarısızlık korkusu ise üçüncü maddemiz.
Buraya elbette başka sebepler/bahaneler de sayabiliriz.
Ne yapmalıyız?
Ben bu sohbetler sırasında "bir, sıfırdan üstündür" diyorum onlara.
Nasıl yani? diye ekliyor karşımdaki.
Haftada 3 gün spora gidemeyebilirsin ama haftada 2 gün giderek hayatına bir dinamik katabilirsin. Her gün evde sağlıklı yemekler hazırlayamayabilirsin ama haftada sadece 2 akşamını buna ayırırsan neredeyse 3-4 gün seni idare edebilecek bir beslenme programı çıkarabilirsin. Ayda 3 kitap okuma hedefini ayda 1'e düşürebilir ve bunu başardığında kendini ödüllendirebilirsin. Bir hobi kazanmak için fiziksel olarak kursa gidecek zaman bulamasan da online eğitimlerle bir konuda çok iyi olabilirsin ve bunun verdiği motivasyonla zaman yönetimi konusunda bir girişimde bulunabilirsin.
Her yeni günü bir diğeriyle aynı olan bir döngünün içinde kalan insanlar, adım adım tükenmişlik sendromuna doğru kendilerini sürüklemeye başlarlar.
Gerçekten zamanını, paranı, enerjini nasıl ve kimlerle harcadığın konusunda bir liste yapabilirsin. Bu liste önceliklerini belirlemen de sana yardımcı olacak ve bir güne, haftaya, aya neler sığdırdığını görünce daha fazlasını yapmak için heyecan duyabilirsin.
Döngüyü kırmadan, yeni bir şey yapmadan, çemberin dışına çıkmadan istediklerini elde etmen mümkün değil.
Hayatta her şey enerji üzerine kurulu. O enerjiyi de yüksek tutmak ve daha fazla şeye harcamak, senin için nelerin öncelikli olduğunu belirlemekle mümkün.
Eğer adım atmanı engelleyen ve içinden çıkamadığın bir durum olduğunu düşünüyorsan da bir uzmandan destek alabilirsin.
Yaşamak, deneyimlerle anlam kazanan bir yolculuk. Bu yolculuğun hakkını vermek, her yeni günü bir öncekinden farklı geçirme heyecanıyla yaşamak demektir. Bunun içinde kendini tanımlamak, yaşamdaki yerini bulmak, tüketen değil, üreten olmak, başka hayatlara da dokunmak ve hayatın içine karışarak bir hikayenin parçası olmak çok önemli.
Benden Haberler...
Yeni yılın benim için ilk gelişmelerinden biri Zarafet Akademi Almanya şubemizin açılmış olması. Almanya'da yaşıyorsanız ve hem eğitimlere katılmak hem de yaşamınızda yeni bir sayfa açmak için koç desteği almak isterseniz Zarafet Akademi üzerinden bize ulaşabilirsiniz.
Bir diğer güzel haber ise ocak ayı sonunda yeni kitabımın çıkıyor olması.
Ve bu kitap içinde birden çok anlam barındırıyor. Nice güzelliklere vesile olması en büyük temennim.
Herkese hayal ettiklerinin gerçekleştiğine tanıklık ettiği harika bir yıl diliyorum.
Sevgilerimle,
Gökhan Dumanlı
Sosyal Medyada Takip Etmek İçin:
Çok beğendim. Harika olmuş. Eline , yüreğine sağlık. Yapmak istediklerimi ne güzel sıralamışsın 🙏