Bugün sizlere eğitimi, bilgiyi, bilimi, kültürü ve sanatı yaşam yolculuğunun ilk sıralarına yerleştirmiş; nezaketi, inceliği ve değerleri her şeyin üzerinde tutmuş, genç beyinleri şekillendiren bir öğretmen, eğitimci, kadın, anne ve Türk Eğitim Derneği Genel Müdürü Sayın Sevinç Atabay hocamın 40 yıllık eğitim yolculuğundan ve bizlere yaşamı nasıl bir bütün olarak kucaklamamız gerektiğini anlatan öğretilerinden bahsedeceğim.
Hocamla yakın zamanda youtube kanalımdaki “Hayat ve Zarafet” programım için de bir araya gelmiştik ve bugünü aydınlatırken, geleceğe ışık olan söylemleriyle unutulmaz bir yayına imza atmamızı sağlamıştı.
İzlemek için linki buraya bırakıyorum: https://youtu.be/CtJRg3J5x5c
Sevinç hocayla güneşli bir Ankara gününde buluşuyoruz. Sevinç Hoca, dünya vatandaşıdır ama Ankara onun için hep bambaşkadır.
Doğup büyüdüğü bu topraklar, akademisyen bir babayla başlayan eğitim yolculuğu ve dünyanın farklı noktalarında kendi alanında yaptığı çalışmalardan sonra emekliye ayrıldığı bugüne kadar bu toprakların eğitim yolculuğunun Ankara’daki neferi oldu. Sevinç hocayla tam dolu dolu geçen 40 yılın sonunda artık emekliliğe ayrıldığı bu özel günde buluştuk.
Her Veda Yeni Bir Merhaba!
TED ANKARA KOLEJİ VAKFI okullarının koridorundaki hüzün, kapıdan adım atar atmaz sarıyor insanı. Karşılaşır, karşılaşmaz “Hayır hocam, siz emekliliğe ayrılamazsınız” diyorum. “Düşüncelerim ayrılmadı” diyor gülümseyerek. “Üretmeye, anlatmaya, paylaşmaya daha çok zamanımız olacak, merak etme” diye ekliyor…
Öyle ya kendisini her zaman çırak olarak görmüş, hep öğrenci kalmış, merak duygusunu her şeyin üzerinde tutmuş bir ruh emekliğe ayrılamazdı, sadece yeni hikayeler yazmak için kendine bir alan açardı. Nitekim sohbetimizin devamında da tam olarak bunları duydum Sevinç hocamdan.
İçim rahatlatıyor, derin bir nefes alıyorum çünkü yediden yetmişe herkesin, hepimizin kendisinden öğreneceğimiz daha çok şeyimiz var
İz Bırakmak!
Günlerdir sosyal medyadan Sevinç hocanın sevgiyle emek verdiği TED Genel Müdürlüğü ve TED ANKARA OKULLARI’ndan uğurlanışa tanık oluyoruz.
Çok az insana nasip olacak bir sevgi, saygı, dostluk ve paylaşımlarla uğurlanıyor Sevinç hoca yeni yolculuğuna…
Her paylaşımın altında öyle güzel yorumlar yapılıyor ki, onlardan bir tanesini (yazılan her satırı sanki kendim yazmışçasına evet, evet diyerek okudum) burada paylaşmak istedim.
Şöyle diyordu bir takipçisi Sevinç Hocaya:
“Dinamik, yenilikçi, dünyayı izleyip gören, gördüğünü irdeleyen, yeni doğanların doğmuşların yolda olanların hayatla ilişkilerinde iyiden yana neler yapılacağına kafa yoran bir eğitimciydiniz. Bizim gibi toplumlarda nitelikli eğitimciye rastlamak gün geçtikçe zorlaşıyor. Yaptıklarınız arkada bıraktıklarınıza ışık olsun. Adından, arasından söz ettiğiniz kitaplar; düşün insanları, hikâyesi kendinden büyük yazarlar sizden sonrakilerin zihninde kalacak ve çoğalacak. Sonraki yaşamınızda başta sağlık olmak üzere hayal ettiklerinizi gerçekleştirme şansı diliyorum Sevgili Öğretmenim💚”
Böyle her gün onlarca mesaj karşılıyor Sevinç Hocayı.
Öğretmenler, öğrenciler, eğitimciler, okul yöneticileri ve eğitim dünyasından herkes, en derinden alkışlarla uğurluyorlardı Sevinç Hocayı.
Ben bir Kahloistim!
Sevinç hocama İstanbul’dan kendini Kahloist olarak tarif edecek kadar çok sevdiği Frida’yı anımsatan küçük hediyeler sunuyorum.
Gülümsüyor, “Frida” diyor… “Unutmamışsın…”
Unutur muyum hocam, sizin kim bilir kaç sözünün altını çizdiğinizi, yaşam mücadelesini, tutkularını nasıl ifade ettiğinizi en iyi bilenlerdenim.
Hatta şu an buralarda bir yerde bizimle olduğuna eminim.
Birlikte çok sevdiğimiz o sözünü anımsıyoruz.
“Bir dik duruşun, kaç yenilgi, kaç gözyaşı, kaç kalp ağrısı ettiğini bilemezsiniz.”
Çantasından bir hediye kutusu çıkarıyor hocam.
Ara Güler’in Unicef için tasarlanan ve geliri çocukların eğitim çalışmalarına giden kahve fincanlarından bir set ve Ankara’daki meşhur akide şekeri dükkanından alınmış, özenle kutulanmış bir kutu akide şekerini hediye ediyor bana. Çok şanslı addediyorum kendimi.
Hocamla içtiğimiz kahvelerin, o kahveler eşliğinde yapılan sohbetlerin değeri paha biçilemez.
Hocam, hemen Akide Şekeri’nin ve Ankara’daki dükkanın hikayesini anlatıyor bana. Her şeyi hikayesiyle, derinliğiyle, ruhuyla kucaklıyor Sevinç Hoca.
Yaşamı bir bütün olarak kucaklamanın da ancak böyle mümkün olduğunu savunuyor.
“Bakmak ve görmek” diyor.
“Görebilmek ancak kalp ve akıl bir armoni içindeyse gerçekleşir. O zaman zaten andasındır da. Fark edersin etrafında olan biteni. Yeşilin tonunu, ayın şavkını, güneşten yansıyan ışık huzmelerini… Ve ilişkilendirirsin bunları hayatla, yaşadıklarınla. Bakmak bir göz hareketi eylemidir. Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır. Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır.
“Dinlemek de öyledir” diyor.
“Dinlersen anlarsın, anlarsan öğrenirsin, öğrenirsen de empati yapabilirsin.
Şu an ülkede yaşanan tüm ötekileştirmelerin temelinde bu ikisinin eksikliğini hissediyoruz. Ama ben yeni nesle çok güveniyorum. Onların dünyasında anda kalmak, kendini olduğu gibi ifade etmek ve karşılarındakini de aynı şekilde kabul etmek var.”
Hocam anlatırken zaman hiç geçmesin istiyorum.
Konu zarafete geliyor.
Her fırsatta kitaplarıma ve verdiğim eğitimlere atıfta bulunuyor hocam.
“Seni ilk keşfettiğim yer Doğa Rutkay’ın programıydı. Öyle değerli şeyler anlatıyordun ki, okulumuzda öğretmenlerimizle hemen buluşturmalıyız diye düşündüm ve zaten sonra tüm TED Koleji öğretmenlerimize iletişimi ve zarafeti anlattın. Hepimizin bir misyonu var bu hayatta ve seninki kesinlikle bu topraklara zarafeti ve değerlerimizi anlatmak” diyor.
Huzur ve mutluluk duyuyorum.
Yıllar önce bir seminerle başlayan hikayemiz yıllar içinde onlarca seminere dönüştü ve ben Sevinç hocayla da bu yıllar içinde sayısız sohbet etme şansına eriştim.
Değerlerimiz ve Görgü Kitaplarıma Verdiği Destek
Değerler Eğitimi kapsamında kaleme aldığım, Türkiye’de bir ilk olan "Disiplinler arası Değerlerimiz ve Görgü" ders kitaplarının da en büyük destekçisidir Sevinç Hoca.
Bu fikirle yanına gittiğimde: “bir saniye bile düşünme, bu kitaplara çok ihtiyaç var ve hemen tüm TED Okulları’nda da okutulması en büyük önceliğim olacak” dedi ve şu an başta TED Okulları olmak üzere onlarca okulumuzda binlerce öğrencimiz bu kitaplarla buluşuyor.
Dünyanın önde gelen eğitim şirketi Pearson, Türk Eğitim Derneği (TED) Genel Müdürü Sevinç Atabay’ı BTEC’in (Business Technology and Education Council) Uluslararası Elçisi seçti.
Sevinç hocanın eğitim alanında yaptığı çalışmalar sadece Türkiye’de değil dünyada da her zaman takdir edildi. Dünyanın önde gelen eğitim şirketi Pearson, Türk Eğitim Derneği (TED) Genel Müdürü Sevinç Atabay’ı BTEC’in (Business Technology and Education Council) Uluslararası Elçisi seçti.
“Türkiye’de BTEC Mesleki Yeterlilik Programları, yani İşletme Teknolojisi ve Eğitim Konseyi programları ilk kez 2015 yılında uygulanmaya başlandı. TED Genel Müdürü Sevinç Atabay’ın öncülüğünde pilot olarak TED Ankara Koleji Vakfı Özel Ortaokulu ve Lisesi’nde uygulanmaya başlanan program, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onay alınarak haftalık ders çizelgesinde seçmeli ders olarak yer aldı. Şimdilerde ise BTEC Programları, TED Okulları’nda okuyan tüm öğrencilere sunuluyor. TED Genel Müdürü Sevinç Atabay eğitimde gösterdiği bu çabasının karşılığını aldı. İlk uluslararası Pearson BTEC elçisi seçildi.”
“Mesleğimde 40’ıncı yılım, birçok ulusal ve uluslararası görevde bulundum. Amacım deneyimlerime dayanarak, mesleki eğitim ve öğrenim yoluyla öğrencilerin yeterliliklerini geliştirmek. 2015 yılında TED Ankara Koleji’nde, öğrencileri iş hayatına ya da uluslararası eğitim kurumlarında yükseköğrenime hazırlayacak mesleki eğitimler sunabilmek için BTEC yeterliliklerini ve becerilerini okulun mevcut akademik programına dahil etmeye karar verdim. Bunun bölgemizde ve uluslararası alanda benzerlerinin yapılabileceği yenilikçi bir model olduğuna inanıyorum. Bu model gençler ve yetişkinlerin eğitim yolculuklarının her aşamasında uzmanlaşmasına, teknik bilgi edinmesine ve uluslararası düzeyde kabul gören akreditasyon ve belgeler kazanmasına olanak sağlıyor.”
Hep üreten, yenilik peşinde koşan, geleceği görüp ihtiyaçları analiz ederek öğrencilerin eğitim yolculuğunu zenginleştiren, kendi değerleriyle evrensel değerleri harmanlamanın altını çizen Sevinç hocanın geçtiğimiz günlerde de bir makalesi Times’ın eğitim ekinde yer aldı.
Aynı zamanda Sevinç hocanın bilime olan merakı, bilgi teknolojilerinin olumlu gelecek tasarlama konusundaki gücünü fark etmesi, fütürist ve çağdaşlık sözcüğünün bugünü yaşamakla sınırlı olmadığını gösteren ruhu, 2007 yılında adını verdiği ve içeriğini hazırladığı "Bilim İnsanı Yetiştirme Programı"nı TED Okullarında hayata geçirmesine vesile oldu.
Tüm bunlar olurken Sevinç hoca, bütün tevazusuyla karşılaştığı her insandan acaba ne öğrenebilirim duygusuyla hareket ederek, büyüdükçe küçülmenin önemini hep hissettirerek; zarafeti, nezaketi, görgüyü her şeyin üstünde tutan dünya görüşüyle bizlere ışık ve rehber olmaya devam ediyor…
En derin sevgi ve saygılarımla...
Türk Eğitim Derneği Genel Müdürü Sevinç Atabay’dan Hayatınıza Yeni Pencereler Açacak 10 Etkili Başlık!
Hibrit İnsan Ruhu
Bir uzmanlığı olan ve aynı zamanda o uzmanlığın altında bambaşka çatıları da olan insanlar, hibrit insan ruhuna sahip kişilerdir. Yelpazeleri çok geniştir.
Ruhları renklidir. En az bir hobileri vardır. Çok yönlüdürler.
Disiplinler arası çalışmalar, üniversitelerin yıllar öncesinde çift diploma, çift anadal yaptırıyor olması da bu günleri görmelerindendi. Yeni dünyanın kapıları hibrit insanlara açılacak.
Öğrenme Çeviği
Öğrenme çeviği insanlar, ne yapacaklarını bilmedikleri durumda bile ne yapacaklarını bilirler. Hemen hızlı bir çözüm üretebiliyorsa, hemen bulunduğu duruma adapte olabiliyorsa, hemen sorunlu bir yerde o sorunu çözmek için birçok kişiden daha farklı fikir üretebiliyorsa ve o fikri de hayata geçirmekte hiç çekinmiyorsa onlar öğrenme çeviği insanlar. Hangi sektörde, pozisyonda olursa olsun, öğrenme çeviğine sahip olmayanlar hep bir adım geriden başlayacaklar.
Kültürel Zeka
Kültürel zeka, birçok şeye adapte olabilmektir. Bu kültürlü olmak demek değil.
Zihinlerin yeni durumlara adapte olması demektir. Bilgiye dünyayla aynı anda ulaşabildiğimiz ve çok uluslu şirketlerle daha yakın ilişki kurduğumuz bu yüz yılda kendini öne çıkarabilenler, kültürel zekaları gelişmiş insanlar olacak.
İş hayatında ya da sosyal yaşamda ilişkilerde fark yaratanlar, zihinleri buna hazır olanlar olacak.
Merak Duygusu
Dünyayı hep yeniden anlamaya çalış. Kendini anlamlandırmaya çalış. Öğrenen ol. Merak et. En temelde merak duygumuz öldüğünde aslında hayata dair heves ve heyecanlarımız kaybolur.
Merak, öğrenme hevesine ateş verir.
Merak ölmediği sürece en iyi öğrenmeyi sağlarız.
Çırak Olmak
Ben hiç usta olamadım ben hep çırak kaldım. Çırak olmayı da çok tercih ediyorum. Mesleğimin de hayatın da ustası değilim. Çırak olmak istiyorum, çırak oluyorum çünkü hep öğrenmek istiyorum.
Merakımı, hevesimi canlı ve heyecanlı tutan da bu yaşam görüşüdür.
Fark Yaratın!
Fark yaratmak istiyorsanız insanlara bir his bırakın! Özel anlar yaratın!
İnsan bir duygu yaşarsa, hissederse onu unutmuyor. Hissederse onun tadı damağında kalıyor. Yerken bile neden tadı damağımızda kalıyor çünkü bize bir şey hissettiriyor. Bunu yapmanın onlarca yolu var. En çok rekabetin olmadığı yer ise nezaket. O yüzden her şeyden önce nazik olun ve sonra neler olduğunu seyredin!
Kendini Genç Tut!
Benim için eğitim, zihnin özgürleşmesidir. Bir eğitimci olarak hep öğrenci kalmayı her şeyin üzerinde tutuyorum. Belki öğretmen olmanın en güzel taraflarından biri budur.
Bizi her alanda genç ve dinamik tutacak tek şey, yenilik tutkusudur. Yeni kelimeler, yeni söylemler, yeni deneyimler ve keşifler…
Çocuklarınıza Gelecek Hazırlamayın. Onları Geleceğe Hazırlayın! Gelecek diye bir şey yok. Anne babalar olarak hayallerimiz var. Bir çocuğumuz olsun istiyoruz. Sonra “hayalimizde” bir çocuk oluyor.
Hayalimizdeki istediğimiz çocuk, burada olmayabilir. Genetik özelikler var, duygusal genler var, bambaşka birçok durum var. Hayalimizdeki çocukla, elimizdeki çocuk arasında bir fark oluyor.
Ama bizim hayalimizde ne var: Tenis oynayan, piyano çalan, başarıdan başarıya koşan, bütün notları çok iyi olan. O hayalde! Biz gerçekle buluşmak zorundayız.
Kendi çocuğumuzu tanımak zorundayız. Hayalinizdeki çocuğu bırakın, kendi çocuğunuzla tanışın!
“Her Nesil Kendi Şarkısıyla Gelir”
Nietsche der ki; “Her nesil, kendi şarkısıyla gelir” Eğer ben yeni neslin şarkılarını bilmez ve anlamazsam nasıl rehberlik edebilirim ki onlara”
Gerçek bir lider, kendi kuşağından olmayanlarla da ortak bir iletişim dilinde buluşabilendir.
Kelimelerin Gücü!
Ülkesinin değerlerini dünya değerleriyle buluşturan; sözde, tavırda, davranışta zarafetten yana olan, teşekkür etmeyi, lütfen demeyi ve en önemlisi özür dilemeyi ilke edinen herkes, incelikli bir yaşama giden yolun kapısını sonuna kadar açmış ve insanları etkilemek için fazladan bir çabaya ihtiyaç duymayacak kişidir.
Sevinç Hocanın Başucu Sözleri
"Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin." - Tarkovski
“Sorunlar dur tabelası değildir, onlar yol haritasıdır.”
Robert H.Schuller
“21. yüzyılın câhilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.” -Alvin Toffler
Comments