
Geçtiğimiz haftalarda sessiz sedasız bir yaş daha aldım.
Bu sessizliğin ve huzurun içinde bir yaş daha alırken anlıyorum ki, hayatın melodilerini daha derinden hissediyorum.
Çok süslü, şaşaalı yapıların, büyük sözler sarf eden abartılı insanların, ruhunu ticarete satmış para kokan mekânların ve hayvanların insanlardan kaçtığı semtlerin çok uzağında görüyorum kendimi. Daha sakin, telaşsız, sade insanlar seviyorum.
Herkesin bilmediği, göze sokulmayan, kenarda kalmış, burun kıvrılmış, hemen tüketilemeyen
sıradan şeyler daha bir ilgimi çekiyor. Saklı olan daha bir kıymetli daha bir kendine has geliyor bana. Görünürde sıradan olanın içindeki o olağanüstü güzelliği fark etmek, en küçük detayda bile bir hikaye bulabilmek. İşte tam bu noktalarda ilhamla doluyorum.
Yıllardır zarafeti anlatırken de bu açıdan yaklaşıyorum. Zarafet, yalnızca nasıl göründüğümüzle değil; nasıl hissettirdiğimizle, başkalarının hayatına hangi renkleri katabildiğimizle de ilgilidir.
Her yeni yaş, bir duruşun, bir tavrın, hayata karşı zarif bir bakış açısının daha da kökleşmesi demek. İnsan olmanın inceliğini, sevmeyi, affetmeyi ve öğrenmeyi her geçen yıl biraz daha derinlemesine kavrıyorum.
Bugün bir teşekkür günü: Hayata, aileme, dostlarıma ve bu yolculuğun her anında benimle olan siz güzel insanlara. Çünkü her yaş, bu güzelliklerle anlam kazanıyor.
Kalbimde şükran, Allah’a sonsuz bir inançla örülü sevgi ve gözlerimde ışıkla yeni bir sayfa açıyorum.
Daha nice anlamlı yıllara…
Gökhan Dumanlı
Comments